KARABÜKLÜ ÇİFTÇİLERİMİZ MİLLİ TARIM POLİTİKASI TANITIM TOPLANTISINA KATILDI
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN' ın davetleri ile Milli Tarım Politikası toplantısına Karabüklü Çiftçilerimizde katıldı. Çiftçilerimizin yoğun ilgisiyle yapılan toplantıda desteklemeler açıklandı.
Karabük İl Müdürlüğümüzden İl Müdürümüz Sayın Cemalettin ÇATAKLI' nın koordinasyonunda 63 çiftçimiz toplantıya katılım sağladı.
Ülkemizin her köşesinden gelen çiftçilerimiz Cumhur başkanı Külliyesini doldurdu. Cumhur Başkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN hem külliyenin toplantı salonunda hem de kalabalıktan dolayı toplantı salonuna giremeyen binlerce çiftçiye Külliyenin bahçesinde de hitap etti.
Başbakan Binali YILDIRIM ve Tarım ve Köyişleri Bakanı'nın da katılımlarıyla Çiftçilerimize bir çok müjdenin verildiği toplantıda şu başlıklar ön plana çıktı;
- "Tarımda havza bazlı üretime destek verilecek"
- "Buğday her yerde desteklenecek"
- "Piyasa düzenini sağlamak için TMO'yu etkin bir şekilde kurulacak"
- "Desteklemeler yılda 2 sefer verilecek"
- "Gübrede indirim sağlanacak
- "Hayvancılıktaki modelle, yerli üretimi desteklenecek"
- "Tarım alanları korunacak"
- "22 ilde en az 500 baş kapasiteli damızlık üretim merkezleri kurulacak"
- "ESK, süt fiyatlarına müdahale edecek"
- "Hayvancılıkta hastalıktan ari bölgeleri yaygınlaştırılacak"
- "Arazi toplulaştırma ve sulama tek bakanlıkta toplanacak"
- "Yerli tohum üretimini 900 bin tona çıkardık"
Tarımda havza bazlı üretime destek verilecek"
"Tarımda havza bazlı üretime destek verilecek. Şimdiye kadar destekler veriliyordu, ancak şimdiki destekler havza bazlı modeliyle artık daha bilinçli hale geliyor. Bu ne demek, Türkiye'deki bütün ilçeler, iller, tarım yapılan her yer tek tek masaya yatırıldı. Böylece 941 tane havza ortaya çıktı. Bu 941 havzada hangi ürünler yetişir, pamuk, zeytin, arpa, yulaf, yem bitkileri nerede daha iyi yetişir, hangi ürün daha çok su ister, hangisi daha az su ister. Bunları belirleyince iş kolaylaşıyor. Suyun olmadığı yerde en çok su isteyen pirinç ekerseniz ondan sonra havanızı alırsınız. Taşıma suyuyla da pirinç herhalde çeltiği yapamazsınız. Onun için ürünleri havzalara uygun yerlerde yetiştireceğiz."
Buğday her yerde desteklenecek"
Başbakan Yıldırım, üretilen çok ürün olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ama bizim için önemli olan, sonuç alınacak stratejik ürünlerin hangileri olduğu. 19 tane ürün belirledi Tarım Bakanlığı, bu ürünler hangi havzalarda daha iyi yetişiyor, daha az maliyetle yetişiyor bunları dağıttı. Onlara göre havza destekleri meydana geldi. Mesela bunlar içinde buğday her yerde desteklenecek. Yurdun hangi köşesinde buğday ekerseniz ekin istisnasız desteği alacaksınız. Yem bitkileri, 941 havzanın her tarafında desteklenecek. Çünkü her yerde hayvancılık var, yem bitkisine ihtiyaç var. Fakat her ürünü her yerde değil, bilimsel olarak tecrübelere göre tespit edilen havzalara yönlendireceğiz, oraya destek vereceğiz. Örneğin Adana Ceyhan'da kuru fasulye, nohut, çavdar gibi 14 tane ürün destekleniyordu eski sistemde. Yeni sistemde ne olacak? Mısır, buğday gibi temel ürünler başta olmak üzere 7 tane ürün desteklenecek. Şanlıurfa Siverek'te zeytinyağı, dane mısır gibi havzaya uygun olmayan ürünlere destek veriliyordu. Böylece destekler boşa gidiyor, çiftçi karşılığını alamıyordu. Şimdi ise Siverek'te mercimek, buğday, yem bitkileri gibi ürünler ekilecek ve ona göre destekler verilecek."
Belirtilen ürünler dışında da ekimin yapılabileceğini bildiren Yıldırım, "Ama bilecek ki o ürünü ektiği zaman kendi hesabına yapacak, destekleri alamayacak."
"Piyasa düzenini sağlamak için TMO'yu etkin bir şekilde kullanacağız"
Yıldırım, piyasadaki dalgalanmaları, değişimleri engellemek ve piyasa düzenini sağlamak için Toprak Mahsulleri Ofisinin etkin bir şekilde kullanacağını belirterek, şunları kaydetti:
"Biz istiyoruz ki herkes kafasına göre değil havzasına göre ekim yapsın. Demek ki yeni dönem 'kafama göre değil havzama göre.' Hem çiftçi hem memleket kazansın. Peki havza bazlı model ne işe yarıyor, ne kazanacak vatandaş, mala, davara ne faydası var? Türkiye üretimde akıllı tarıma geçiyor, planlamaya geçiyor. 'Ekelim de Allah kerim' diyelim ama bununla da yetinmeyelim. Baştan da tedbirimizi alalım."
Ödemiş'in patatesin merkezi olduğunu hatırlatan Yıldırım, başka bir ilin patates üretmesi halinde üretim fazlasının oluşacağını dile getirdi.
"Alın terinin, nasırlı ellerin karşılığını alacaksın"
Yıldırım, "Nerede çok mal varsa fiyatı da o kadar düşer. Mal ne kadar azsa fiyat da o kadar yükselir" diyerek, şöyle devam etti:
"Önemli olan inip çıkmalardan para kazanmak değil. İstikrarlı, düzenli, yaptığın işin karşılığını alacaksın. Alın terinin, nasırlı elinin karşılığını alacaksın. Alamıyorsan, yaptığın işten mutlu olamıyorsan, o zaman o işi sürdürülebilir hale getiremezsin. Arz açığı, arz fazlası. Böyle olunca sonunda mağduriyetler oluyor. Çiftçi kardeşlerimiz 'neyi, nerede eksek, ne kadar destek alacağız' bunu baştan hesap edecekler. Piyasadaki fiyat dalgalanmalarını asgariye düşürecek ve böylece emeğinin karşılığını alacak ve fiyat istikrarı sağlanacak. 'Bu yıl buğday para etmedi, arpa para etmedi, seneye arpa ekelim' deyip bütün çiftçiler arpaya dönerse yandık. Fiyatlar dibe vuracak, bu sefer yine kaybedecek. Buğdaydan da kaybettik, arpadan da kaybettik. İşte bunların önüne geçmek için bir sistem geliyor."
"Yılda 2 sefer vereceğiz desteği, bir ekim zamanı bir de hasat zamanı"
Destekleme başvurularının basitleştirileceğini belirten Başbakan Yıldırım, şunları kaydetti:
"Çiftçiler ilk bir yıl içerisinde tek bir başvuru yapacak. En önemli şey, ufak destekler veriliyor, yıllar boyu. Yıl geliyor geçiyor ne aldığınızdan bir şey anlıyorsunuz, ne de bir derdinize deva oluyor. Biz 13 katrilyondan fazla para veriyoruz çiftçiye, hayvancılığa. Ancak kimse memnun değil. Burada bir yanlış var, o yanlışın düzelmesi lazım. Biz iktidara geldiğimizde 1 milyar 800 milyondu destek, kaba taslak 6 kattan fazla desteği artırmışız 12 aya destekler yayılmış, parça parça hiçbir işe yaramıyor. Gerçekten bir derde derman, bir yaraya merhem olmuyor. O zaman ne yapalım dedik. Öyle bir şey yapalım ki insanların aldığı destek bir anlamlı hale gelsin. Yılda 2 sefer vereceğiz desteği, bir ekim zamanı bir de hasat zamanı. İlk destek nisan-mayısta, ikinci destek eylül-ekimde, onun dışında destek yok. Hiç değilse aldığımız paranın hayrını görelim. Nasırlı ellerin hakkını alın teri kurumadan ödemiş olacağız."
"Gübrede indirim sayesinde üreticinin yükünü hafiflettik"
Yıldırım, söz verdikleri gibi gübrede KDV'yi kaldırdıklarını, böylelikle gübrenin yüzde 18 ucuzladığını hatırlatarak, "Bu da yetmez dedik, Tarım Kredi Kooperatifi, Tarım Bakanlığı bir çalışma yaptı, gübre yüzde 23 ucuzladı. Bu önemli bir şey, çiftçinin, üreticinin en önemli girdilerinden biri olan gübrede neredeyse dörtte bir oranında iyileşme sağladık." ifadelerini kullandı.
Yıldırım, gübrede indirim sayesinde çiftçinin, üreticinin yükünü hafifletip gücüne güç kattıklarını söyledi.
Öteden beri konuşulan ve tartışılan bir başka konunun mazot olduğunu ifade eden Yıldırım, "Gübre en fazla tarımda maliyeti artıran bir unsur. İkincisi mazot. Gübrede yüzde 23 indirim sağlandı. Çiftçinin kullandığı mazotun yarısı kendinden, yarısı bizden. Bol bol ekin. Hayırlı uğurlu olsun." diye konuştu.
"Motorun yani traktörün deposuna 100 liralık mazot koyun, 50 lirasını Recep 50 lirasını da Faruk Efendi'den alın." diyen Başbakan Yıldırım, şöyle devam etti:
"Hayvancılıktaki modelle, yerli üretimi destekleyeceğiz"
"Türkiye sevdalısı çiftçilerimize sesleniyorum, basmadık yer, ekmedik yer kalmasın, bol bol ekin. Bitkisel üretimde olduğu gibi hayvancılıkta da ihtiyaçları karşılayacak yeni bir yöntem geliştirdik. Milli Tarım Projesi'nin ikinci bölümü hayvancılıkta. Hayvancılıktaki model, esas itibarıyla yerli üretimi destekleme modeli. Bu ne demek, kendi hayvan varlığımızı arttırmak. Bunun için belki damızlık amacıyla ithalat yapacağız. 'Eti ucuzlatacağım, et ihtiyacını karşılayacağım' diye bu kadar zengin toprakları olan, bu kadar imkânı olan bir ülkenin, sürekli ithalat yapması akıllı bir iş değil. Onun için 25 ilimizde mera hayvancılığı yetiştirici bölgeleri oluşturuyoruz. Bu illerimiz toplam mera varlığımızın yüzde 52'sini, büyükbaş hayvan varlığımızın yüzde 32'sini oluşturuyor. Bu meralar, teröristlerin dolandığı yerler, onlar gidecek, mal, davar yayılacak. Meraları, hayvancılık yapmak isteyenlere ıslah yapma şartıyla cüzi paralarla kiraya vereceğiz."
"Tarım yapılacak yere bina yapmak ihanettir"
Meraları, hayvancılık yapmak isteyenlere ıslah şartıyla kiraya vereceklerini dile getiren Başbakan Yıldırım, kullanılmayan toprağın verimini, özelliğini de yitirdiğini, bunun üzerine tarım alanlarının başka amaçlarla kullanıldığını belirterek, "Bina yapılıyor, lüzumsuz. Tarım yapılacak yere bina yapmak ihanettir. Böyle bir şey olur mu, en verimli topraklar binalarla doluyor, taşıyor. Şehirlerimiz maalesef daha dağlık kısımda, tarla olmayan, daha sağlam, kayalıklarda gelişecekken ovalıklarda büyümeye başlıyor. Bunlar yanlış şeyler. İnşallah bu yanlışa dur diyeceğiz." ifadesini kullandı.
"22 ilde en az 500 baş kapasiteli damızlık üretim merkezleri kuracağız"
Yıldırım, 25 ilde tüm aşıları yapılmış, 4 ayını doldurmuş buzağılara 750 lira destek vereceklerini açıklayarak, ahır, ağıl yapımının yüzde 50'sini de devletin vereceğini söyledi.
Düve alımında da yüzde 30 hibe verileceğini bildiren Yıldırım, "Düve diyelim ki bin lira, 700 lirasını siz vereceksiniz, 300 lirasını da devlet verecek, Tarım Bakanlığı verilecek. Ağanın eli tutulmaz. 22 ilde en az 500 baş kapasiteli damızlık üretim merkezleri de kuracağız." dedi.
Damızlık hayvana alınacak alet edevata yüzde 50 destek olacaklarının altını çizen Başbakan Yıldırım, "Üreticilerimiz, bu merkezlerden hayvan almak istediklerinde rahatlıkla kredi de kullanabilecekler. Tefeci yerine doğrudan bu merkezden destek alabilecek, böylece damızlık ve yerli hayvan üreticiliğinde belirli bir seviyeye gelmiş olacağız." diye konuştu.
"ESK, süt fiyatlarına müdahale edecek"
Tek başına üretmenin yetmeyeceğini, üretimin kaliteli de olması gerektiğine işaret eden Yıldırım, ette ve sütte birtakım standartlar olduğunu, bunlar teknik konular olduğu için ayrıntıya girmeyeceğini, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanının gerektiğinde açıklamaları yapacağını dile getirdi.
Başbakan Yıldırım, süt sektöründeki fiyatlara dair ise, "Ulusal Süt Konseyince uzlaşılan fiyatın altına düşülmesi durumunda hemen müdahale edilecek. Fiyatın düşmesi durumunda Et ve Süt Kurumu piyasaya girecek, fazlalığı alarak süt tozu yapacak. Süt üretimini 19 milyon tona çıkardık." dedi.
Süt fiyatlarını takip için bir merkez kurduklarını hatırlatan Binali Yıldırım, tıpkı elektrikteki gibi kayıtların olacağını, Ankara'dan ekrandan bakıldığında üretim durumunun, kalite durumunun nasıl olduğunun tespit edileceğini aktardı.
"Hayvancılıkta hastalıktan ari bölgeleri yaygınlaştıracağız"
Başbakan Yıldırım, ülkede 400 bin baş buzağı ölümünün gerçekleştiğine, bunun çok büyük bir kayıp olduğuna dikkati çekerek, "Bu da neden oluyor? Hayvan hastalıklarının mücadelesinde gerekli başarıyı sağlayamadık. Neden? Hastalıktan ari bölge meselesi var. Şimdi sadece Trakya ari bölge. Zamanla bunu Marmara'ya, Orta Anadolu'ya yaygınlaştıracağız. İlerleyen yıllarda da daha doğuya doğru yaygınlaştıracağız. Bunun bir alt yapı hazırlığı var. Böylece bir zaman sonra Türkiye'nin her tarafı hastalıktan ari hale gelmiş olacak." açıklamasında bulundu.
Yıldırım, bu "ari bölgeler"in yaygınlaşmasıyla beraber şap gibi "geldi mi dağıtan" hastalıklarla çok daha iyi mücadele edilebileceğini vurguladı.
Ari bölgelere, yani karantina bölgelerine ilaveten hayvan nakillerinin sağlıklı yürütülmesi için 4 ayrı noktada dinlendirme ve kontrol noktası yapacaklarını aktaran Yıldırım, böylece hayvanların nakil sırasında yolda telef olmayacağını dile getirdi.
"Toprak kanla sulanınca vatan, alın teriyle sulanınca nimete dönüşür"
Toprak olmazsa hayatın da olamayacağını ifade eden Başbakan Yıldırım, "Toprak kanla sulanınca vatan, alın teriyle sulanınca nimete dönüşür. Bu sebeple, topraklarımızı hem bölücülerden, düşmandan korumak hem de erozyonu, bilinçsiz kullanımını önlemek için milli bir görevimiz var." dedi.
Başbakan Binali Yıldırım, 184 ovanın sit ilan edileceğini belirterek, "Bu ne demek? Sit deyince 'otur'… İzmir iyi bilir… 'Sit'i (Oturmak kelimesinin İngilizce'deki karşılığı olarak) biz 'otur' anladık. Ama burada gerçekten 'otur' oluyor. (Dur durduğun yerde, buralara el atamazsın. Tarım dışında bir çivi bile çakamazsın)." şeklinde konuştu.
"Arazi toplulaştırma ve sulama tek bakanlıkta toplanacak"
Yıldırım, arazi toplulaştırmasının bir bakanlıkta, sulamanın başka bakanlıkta olduğunu, bu nedenle bu alanda istenilen ilerlemenin sağlanamadığını hatırlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Araziler 10, 20 parçaya bölünüyor, kimseye yaramıyor. Kimse istifade edemiyor. Şimdi 7 milyon hektar araziyi 2023 yılına kadar toplulaştıracağız. Bu sefer ektiğimiz, biçtiğimiz alan karşılığını verecek, yani emeğimizin karşılığını alabileceğiz. Toplulaştırma ve sulama işini tek bakanlıkta toplayacağız. O bakanlık da Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı. Tarıma elverişli her karışın ekilmesi mutlaka gerçekleştirilecek."
İhtilaf, göç gibi sebeplerle arazilerin boş kalmaması, mutlaka ekilip değerlendirilmesi gerektiğini, atıl durumdaki bu arazilerinin mülk sahiplerine verileceğini anlatan Yıldırım, "Ekilen yerleri kim ekiyorsa ona vereceğiz. Bizzat ekene. Toprağı kiraya veriyorsun, o sizin aranızdaki iş. Ama oradaki destek, direkt ekip biçene, zahmeti çeken kimseye verilecek. Diğer taraftan ekilmeyen yerler sahiplerine makul bir bedel ödenerek ekilmesi sağlanacak. Böylece topraklarımızı daha çok değerlendireceğiz." diye konuştu.
Başbakan Yıldırım, hububat, üzüm gibi ürünlerin rekoltelerinin bakanlıktan tek elden açıklanacağını, böylece birtakım spekülasyonların, haksız kazancın önüne geçilmiş olacağını bildirdi.
"Yerli tohum üretimini 900 bin tona çıkardık"
Toprak kadar tohumun da önemli olduğunun altını çizen Başbakan Binali Yıldırım, şunları söyledi:
"Bu konuda maalesef kamuoyunda birçok kafa karışıklığı var. Geçtiğimiz dönem yerli tohum üretimini 900 bin tona kadar çıkardık. Hububat tohumunda kendi kendimize yetiyoruz. Eskiden böyle değildi. Rençberlik zamanımızda rahmetli babam köyde en fazla ekim yapan adamdı. Bütün aile çalışırdık. Geniş aile, 20-30 kişi. Çalış çabala, ekim ayı geliyor. Babam traktörüne atlıyor. Nereye diye sorarız. Hükümete, tohum almaya gittiğini söyler. Biz niye bu çileyi çektik? Çalış, çabala, yine tohum al. O dönemlerde irat, maliyeti karşılamıyordu. Şimdi fabrika gibi büyük işletmeler var. Ama biz bunların yanında küçük çiftçilerimizi, bireysel üretim yapan vatandaşlarımızı da koruyacağız."
Başbakan Yıldırım, bazı ürünlerde yerli tohum üretiminin henüz istedikleri düzeyde olmadığını, bu açığı kapatmak için araştırma-geliştirmeye (Ar-Ge) önem vereceklerini dile getirerek sözleri şöyle tamamladı:
"Milli tarım stratejisinde amaç, emekleri zayi etmemek"
"Sonuç… Milli tarım stratejisinde amaç, topraklarımızı düzgün kullanmak. Uygun yerde, uygun ürünü yetiştirmek. Emekleri zayi etmemek. Birinci kazandığımız bu. İkinci kazandığımız. Yerli hayvan değerlerimizi, varlığımızı arttıracak tedbirleri almak. Böylece sürekli ithal etmekten kurtulmak. Üçüncüsü, ektiğimiz biçtiğimiz, yetiştirdiğimizin karşılığını görmek, değerini buldurmak. Onun için de maliyetleri azaltacağız. İki önemli kalemi, gübre ve mazotu ciddi anlamda destekleyeceğiz. Böylece tarımsal varlığımızı 140-150 milyar dolar, ihracatımızı da iki katına çıkaracağız. Sonuçta cari açık meselesini de büyük oranda azaltmış olacağız.
Teşvikler ve tedbirler 2017 ürünleri için geçerlidir olacağı belirtildi.